You Are Here: Home » Uygur Tarihi, Kültürü ve Edebiyatı » Doğu Türkistan’da Sadece Mezarlar Değil, Tarih Yok Ediliyor

Doğu Türkistan’da Sadece Mezarlar Değil, Tarih Yok Ediliyor

Kadim kültürel miras açısından zengin bir bölge olan Doğu Türkistan’da Çin Komünist Partisi (ÇKP), uzun süredir Uygur varlığını ortadan kaldırmak için bir kampanya yürütüyor. Bu sistematik yıkım, manevi ve tarihi öneme sahip saygı duyulan semboller olan Uygur Mazarlarının (türbeleri) hedefli olarak yıkılmasını da içeriyor; bu da yalnızca dini özgürlüğün kaybıyla ilgili değil, aynı zamanda değerli bir tarihi mirasın silinmesiyle ilgili endişeleri de ateşliyor.

Çarpıcı mimarileri, karmaşık çini işçiliği ve sakin avlularıyla öne çıkan Uygur Mazarları, yüzyıllar boyunca Uygur kültürel ve dini yaşamının ayrılmaz bileşenleri olarak hizmet etti. Bu kutsal alanlar yalnızca ibadeti kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda Uygur halkının manevi, kültürel ve sosyal özünü kapsayan bir tarih deposu olarak da hizmet ediyor. Bu türbelerin yıkılması, köklü bir tarihsel anlatıya saldırı anlamına geliyor.

Uydu görüntüleri ve ilk elden tanıklıklar da dahil olmak üzere çok sayıda rapor, ÇKP’nin Uygur Mazarları’na yönelik saldırısının acımasız gerçekliğini tasvir ediyor. Bu kutsal alanlar ya yerle bir ediliyor ya da ÇKP’nin eylemlerini dini aşırıcılıkla mücadele ve ekonomik kalkınmayı teşvik etme kisvesi altında rasyonelleştirmesiyle yeniden kullanılıyor. 2017 yılından bu yana önemli mezarlıkların ve türbelerin yüzde 30’undan fazlasının yıkıldığı tahmin ediliyor.

Bu yıkım yakın zamanda ortaya çıkan bir olay değil, Çin’in bölgedeki sömürgeci tarihinin bir sonucudur. Çinli yetkililer işgalden bu yana Doğu Türkistan’daki türbe, mezarlık gibi tarihi mekanları sistematik olarak hedef alıyor. Çeşitli bahanelerle Uygurların İslami kimliğini ve tarihini silmeye çalıştılar, bunun sonucunda çok sayıda tarihi mezarlık ve saygı duyulan şahsiyetlerin türbeleri yok edildi.

Uygur Mazarları’nın yıkılması, fiziksel bir kayıptan çok daha fazlasını ifade ediyor; tarihin ve kültürel kimliğin silinmesini temsil ediyor. Bu kutsal alanlar genellikle Uygur halkının manevi yolculuğunu ve kültürel evrimini anlatan asırlık eserleri, el yazmalarını ve mimari tarzları barındırır. Mazarların yok edilmesi, Uygur tarihinin sayfalarının silinmesi ve Doğu Türkistan’ın çeşitli kültürel mirasının baltalanması anlamına geliyor.

ÇKP’nin Uygur türbelerine saldırısı, dini özgürlüğün doğrudan ihlalini teşkil etmektedir. Uygur Müslümanları, dini kıyafetlerin sınırlandırılması, Ramazan ayında oruç tutma ve İslami öğretilerin genç nesillere aktarılması da dahil olmak üzere inançlarını yerine getirme konusunda giderek artan kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyor. Türbelerin yıkılması, Uygurların dinlerini özgürce yerine getirme yeteneklerini daha da sekteye uğratıyor ve dini ve kültürel hakların aşınmasına ilişkin endişeleri yoğunlaştırıyor.

Uygur Mazarlarının ÇKP tarafından yıkılması, Doğu Türkistan’da devam eden soykırımın üzücü bir bölümünü temsil ediyor. Uygur Mazarlarının yok edilmesi, kutsal mekanların fiziksel olarak yok edilmesinin ötesinde tarihe, mirasa ve bir halkın özüne yönelik bir saldırı teşkil etmektedir.

Bu kültürel krize yanıt olarak uluslararası toplum bu yıkıcı uygulamaları kınamalı ve ÇKP’den hesap verme talebinde bulunmalıdır. Dünya çapındaki insan hakları örgütleri, dini liderler ve hükümetler ÇKP’yi Uygur Mazarlarının yok edilmesini durdurmaya ve Uygur halkının dini ve kültürel haklarına saygı göstermeye teşvik etmelidir.

Yazar: Memet Tohti Atawulla (Uygur Çalışmaları Merkezi Kıdemli Program Sorumlusu)

Kaynak: Uygur Araştırmaları Merkezi

Uygur Akademisi © Her Hakkı Saklıdır.

Scroll to top