You Are Here: Home » Çin'in Uygur Politikası » Uluslararası Hukukta Self-Determinasyon ve Doğu Türkistan

Uluslararası Hukukta Self-Determinasyon ve Doğu Türkistan

Abdülkadir Tok 

Çin, 1955 yılında aldığı bir kararla Doğu Türkistan’ı -sözde- özerk bölge olarak tanımlamış lakin Çin tarafından tedrici olarak uygulanan iktisadi, siyasi, askerî, hukuki kısıtlamalar sebebiyle Doğu Türkistan halkı bu sözüm ona özerklikten hiçbir şekilde yararlanamamaktadır; dolayısıyla Uygurlar iç self-determinasyon hakkından tamamıyla yoksun bırakılmıştır.

Çin egemenliğine girmeden önce Doğu Türkistan coğrafyasında birçok Türk devleti kurulmuş ve bu devletler her zaman Çin ile mücadele hâlinde olmuştur. Özellikle bölgede en uzun süre hüküm sürmüş olan Hun Devleti bu noktada öne çıkmaktadır. Bu devleti yıkmak için çeşitli politikalar yürüten Çin, nihayetinde bu hedefine ulaşmıştır.[1] Hunlardan sonra da bölgede farklı Türk devletleri kurulmuş ve bu devletlerin de Çin ile aralarındaki rekabet yüzyıllar boyu sürmüştür. Doğu Türkistan bölgesinin geçmişten itibaren kendi toprağı olduğunu iddia eden Çin, 1949 yılında bölgenin tamamını işgal etmiştir.[2] Çin’in bu iddialarına şiddetle karşı çıkan Doğu Türkistan halkı, bu toprakların hem siyasi hem de kültürel olarak gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu belirtmektedir.

Doğu Türkistan bölgesi 1.828.418 kilometrekarelik yüz ölçümü, sahip olduğu zengin kaynakları ve farklı ülkeleri birbirine bağlayan stratejik konumu sebebiyle Asya kıtasının dünyaya, özellikle de Batı’ya açılan kilit noktasıdır. Bugün Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisinde kalan bölge, Çin topraklarının en batıdaki bölümünü oluşturmaktadır. Soğuk Savaş yıllarında Sovyetlere karşı da bir tampon bölge konumunda olan Doğu Türkistan, Çin’in ve bölgedeki diğer ülkelerin güvenliği için stratejik önemdedir. Bölge ayrıca, sahip olduğu petrol, altın, uranyum, kömür gibi zengin kaynaklar sebebiyle tarihin her döneminde diğer ülkelerin hedefinde olmuştur.[3]

Bugün Çin yönetimi altında bulunan Doğu Türkistan’ın zengin yer altı ve yer üstü kaynakları da komünist rejim tarafından kontrol edilmektedir. Doğu Türkistan halkına bölgenin kaynaklarının kullanımıyla ilgili neredeyse hiçbir söz hakkı tanınmayan Pekin yönetimi, bölgeye getirdiği Han Çinlileri, Uygur Türklerine ait arazilere ve meskenlere yerleştirip Türkleri de verimsiz bölgelere göçe zorlamaktadır. Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri, yerleştirildikleri bölgelerde kuraklık ve gittikçe yayılan çölleşme sebebiyle tarımsal üretim yapamadıkları için ciddi sıkıntılar yaşamaktadır.[4] Çin’in Doğu Türkistan’ı bir laboratuvar olarak gördüğü; her türlü nükleer, biyolojik ve kimyasal deneme için burayı kullandığı, bu denemelerin olumsuz etkileri sebebiyle de bölgenin dünyada kanser vakalarının en yoğun görüldüğü yerlerden biri hâline geldiği belirtilmektedir.[5]

Makalenin tamanını bu linkten indirerek okuyabilirsiniz: Uluslararası Hukukta Self-Determinasyon ve Doğu Türkistan

Uygur Akademisi © Her Hakkı Saklıdır.

Scroll to top