You Are Here: Home » Türk Dünyası » Uygur harfli Rızvan Şah ile Ruh-Afza hikayesi

Uygur harfli Rızvan Şah ile Ruh-Afza hikayesi

Ferruh Ağca

Türklerin İslâmiyet’i kabul etmesiyle birlikte İslamî çevreye ait dinî metinlerin yanı sıra aynı çevrenin mahsulleri olan menkıbe, destan, kıssa, masal vb. mensur ya da manzum eserlerin de Türk diliyle yazılmaya başlandığı ve böylece İslamî Türk edebiyatının kaynak ları arasında diğer Müslüman milletler tarafindan yazılmış metinlerin de bulunduğu bilinen bir konudur. Türkler İslamiyetin kabulüyle birlikte bir taraftan geçmişten getirdikleri edebî ve kültürel geleneği devam ettirmişler, diğer taraftan da şekil ve mevzu bakımından Arap ve Fars edebiyatlarından etkilenerek, şark kültürüne ait din dışı konuları Türk diliyle yazmışlardır.

Bu anlamda İslamî Türk edebiyatında en fazla işlenen din dışı konuların başında şark halk hikâyeleri gelmektedir. İslamî Türk edebiyatında ilk defa Harezm-Altın Ordu sahasında yazılmaya başlanan bu tür halk hikâyeleri, Orta Asya’da Çağatay ve bilhassa Anadolu’da Oğuz sahalarında kendisine geniş bir alan bulmuştur. Harezm-Altın Ordu sahasında yazılmış Kutb’un Husrev ü Şirin adlı eseri, hem konu hem de tür itibariyle Türk edebiyatında yazılmış ilk şark kaynaklı manzum halk hikâyelerinden biridir. Türklük Bilimi araştımmalarında Harezm-Altın Ordu Türkçesinden sonra Orta Asya Türk dilinin/edebiyatının üçüncü evresi olarak kabul edilen Çağatay yazı dilinde ise şark halk hikâyeciliği, özllikle Ali Şir Nevai ile birlikte belli bir noktaya ulaşmış, Ferhâd u Şirîn ve Leylî vi Mecnûn adlı metinler Doğu Türkçesi ile yazılarak Türk edebiyatına kazandırılmıştır.

Makalenin tamamına erişmek için lütfen linki tıklayın: Rızvan şah hikayesi

Uygur Akademisi © Her Hakkı Saklıdır.

Scroll to top