Türkiye ile Uygur Türkleri arasında oluşan Kara Lekeler
Dr. Memet Emin (ABD Columbia Üniversitesi)
Ben 20 senedir Amerika’da yaşamakta olan bir Uygur Türkü aydını olarak Türkiye hükümetinin Uygur politikası hakkında konuşmaya pek haklı olmayabilirim. Ama Türkiye hükümetinin Uygur Türkleri’nin maruz kaldıkları zulümler karşısında sessiz kalma tutumunu dışarıdan gözetleyen bir Uygur Türkü olarak, bu konuda hissettiklerimi ve düşündüklerimi paylaşmak istedim. Sürçülisan ettiysem affola.
Ben 2010 ve 2013 yıllarında iki kez Türkiye’de bulundum ve toplam 24 gün kaldım. Türkiye’de uzun süre yaşamadığım için Türkiye’nin durumunu orada uzun süre ikamet edenler kadar iyi anlamayabilirim. Ama her gidişimde sanki kendi ülkeme dönmüşüm gibi bir duygu yaşadım. Bunun çeşitli nedenleri vardır, burada tek tek bahsetmeyeceğim, çünkü Uygur Türkleri ile Türkiye Türkleri arasındaki ortak tarih ve kan bağı hepimizce bilinen bir gerçektir. Ama ne yazıktır ki son birkaç yıldır Türkiye hükümetinin Uygurların maruz kaldıkları adaletsizlik ve tehditlere karşı sessiz kalması, özellikle milyonlarca Uygur Türkü’nün ceza kamplarına kapatılması olayına sessiz kalması, soydaş olan Uygur Türkleri ile Türkiye Türkleri arasında bazı yanlış anlamalara, suçlamalara ve eleştirmelere neden olmaktadır. Bu durumun belirtileri ve nedenleri çeşitlidir. Aşağıda bunlar hakkında konuşacağız.
Ben 2018 yılının Nisan ve Aralık aylarında iki kez internet üzerinde anket çalışması yaptım. Nisan ayında 871 kişi, aralık ayında ise1117 kisi ankete katıldı.
Ankete katılanların cinsiyeti:
1) Erkek
2) Kadın
3) Cevap vermeyenler
Yukarıdaki İstatistik tabloda gördüğünüz gibi, bu defalık anket (mavi Nisan ayına, kırmızı Aralık ayına aittir)e katılanların cinsiyetinde büyük farklılık yoktur.
Ankete katılanların eğitim seviyesi
1) Üniversite ya da daha ileri
2) Lise ya da ortaokul
3) İlkokul ya da daha düşük
4) Cevap vermeyenler
Yukarıdaki istatistik tabloda gördüğünüz gibi, bu defalık anket(mavi Nisan ayına, kırmızı Aralık ayına aittir)e katılanların büyük çoğunluğu üniversite mezunu ya da daha yüksek eğitim seviyesine sahiptir.
Ankete katılanların ikamet ettikleri ülkeler:
1) Kuzey Amerika
2) Avrupa
3) Avstraliya
4) Japonya ve Güneydoğu Asya
5) Orta Asya
6) Türkiye
7) Arap ülkeleri
8) Cevap vermeyenler
Yukarıdaki istatistik tabloda gördüğünüz gibi, bu defalık anket(mavi Nisan ayına, kırmızı Aralık ayına aittir)e katılanların büyük çoğunluğu Türkiye’de yaşamakta olan Uygurlardır, bir sonraki sırada ise Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşamakta olan Uygurlardır.
Sizce Uygurlarla en çok ilgilenen ülke hangisidir
1) Türkiye
2) Orta Asya
3) Müslüman ülkeleri
4) Amerika ve Batı ülkeleri
5) Hiçbiri değil
6) Bilmiyorum
7) Cevap vermeyenler
Yukarıdaki istatistik tabloda gördüğünüz gibi, ilk anket (mavi renk Nisan ayına aittir) çalışmasına katılanların yüzde 52’si Türkiye’yi Uygurlarla en çok ilgilenen ülke olarak görmüştür, ikinci anket çalışmasında (kırmızı Aralık ayına ait) bu sayı yüzde 10′ a inmiştir. Ankete katılanlardan “Amerika ve başka batı ülkeleri Uygurlarla en çok ilgilenir” düşüncesine sahip olan Uygurlar ilk ankette(mavi renkli Nisan ayına aittir) yüzde 12 iken, ikinci ankette (kırmızı Aralık ayına aittir) yüzde 59’a yükselmiştir.
Sizce Uygur meselesini halletmede hangi ülke en büyük rol oynamaktadır?
1) Türkiye
2) Orta Asya
3) İslam ülkeleri
4) Amerika ve başka batı ülkeleri
5) Hiçbiri değil
6) Bilmiyorum
7) Cevap vermeyenler
Yukarıdaki istatistik tablosunda gördüğünüz gibi, ilk anket (mavi renk Nisan ayına aittir) çalışmasına katılanların yüzde 23’ü Türkiye’yi Uygur meselesinin çözümünde en önemli güç olarak görmüştür, ancak ikinci anket çalışmasında ( kırmızı Aralık ayına ait) bu sayı yüzde 8’e düşmüştür. Amerika ve başka batı ülkelerini Uygur meselesinin çözümünde en etkili güç olarak görenler ilk anket çalışmasında (mavi renk Nisan ayına aittir) yüzde 44 iken, ikinci anket çalışmasında (kırmızı Aralık ayına ait) yüzde 72′ ye yükselmiştir. Yukarıdaki iki kerelik anket çalışmasında ortaya çıkan değişikliklerden başka, bazı Uygurlar Türkiye hükümetinin Uygur politikası ve Türkiye’deki bazı şahısların Uygur meselesine olan tutumunu eleştirip, farklı yollarla itirazlarını dile getirmekte ve sosyal medyada kendi görüşlerini açıklamaktadırlar. Ortaya çıkan bu değişikliklerin Türkiye hükümetinin Uygur meselesine olan tutumu, bazı Türk siyasetçilerin, bilim adamlarının ve haber ajanslarının Uygur meselesini yanlış anlaması, yanlış yorumlamasıyla yakından ilgili olduğu kanaatindeyiz.
Uygurlarda “Ayakkabının hâli ayağa malumdur” diye bir atasözü vardır. Yani durumu, onu yaşayan insan en iyi anlar. Esaret altında yaşamamış insanların uzun süre esaret altında kalmış bir toplumun psikolojisini anlayabilmesi imkânsızdır. Türkiye’deki Türk kardeşlerimiz Uygurların yaşadıkları zulmü yaşamadıkları için, Uygurların karşılaştıkları problemleri Uygurlar kadar iyi hissedemeyebilirler, anlamayabilirler, hatta yanlış anlayabilirler. Doğu Türkistan’daki Türkler Çin hükümetinin kat kat tehdidi altında yaşadıkları için dış dünyaya gerçekleri anlatmaları çok zordur. Doğu Türkistan dışında yaşamakta olan Uygurların memleketten belgeli ispatlı haber toplamaları çok zor olduğu için internette gezinen kaynağı sağlam olamayan fotoğraf ve videoları paylaşarak, yanlış algısına ve yanlış anlamalara neden olmuş olabilirler. Ama durum ne olursa olsun, Uygurların kaşrı karşıya kaldıkları soykırım tehlikesi asla göz ardı edilemeyecek bir hakikattir.
Uygurların içine düştüğü bu ağır vaziyeti Türk kardeşlere ve dünyaya duyurmak bizim vazifemizdir. Ama Türk hükümetinin Uygur halkının karşı karşıya kaldıkları bu tehlikeli durumu görmezden gelmesi, bu duruma insani açıdan herhangi bir tepki vermemesi, hatta bazı Türk basın mensuplarının hiç utanmadan, Doğu Türkistan’da hiçbir zulmün olmadığını beyan edip, “Amerika başta olmak üzere batı ülkelerinin ortaya çıkardığı sahte krizdir” şeklinde propaganda yapması beni ve birçok Uygur aydınını çok üzdü ve hayal kırıklığına uğrattı. Hiçbir Uygur Türkü Türk basınında böyle bir propagandanın ortaya çıkacağını tahmin etmemişti. Bu durum yurtdışında yaşamakta olan Uygurları derinden yaraladı.
Ben bir bilim adamıyım. Yirmi senedir Amerika’da bilimsel araştırma yapmaktayım. Bugüne kadar herhangi bir ülkenin yasalarına aykırı herhangi bir davranışta bulunmadım. Herhangi bir siyasi örgütte vazife üstlenmedim. Tüm bunlara rağmen Nisan 2017’den beri memleketimdeki tüm akrabalarım, arkadaşlarım ve meslektaşlarımla olan iletişimim kesildi. Onlar benimle iletişime geçmeleri durumunda suçlanarak cezaya çarptırılmalarından korkarak beni tüm iletişim araçlarından sildiler.
Aralıkta 2018’de yapılan anket çalışmasında “akrabalarınızdan kampa ya da hapse kapatılanlar var mı?” diye bir soru vardı, seçenekler de aşağıdadır:
1) Birkaç kişi var
2) En az bir kişi var
3) Bilmiyorum
4) Yok
5) Cevaplamak istemeyenler
Yukarıdaki tabloda gördüğünüz gibi, ankete katılanların yüzde 56’sinin ailesinden birkaç kişinin tutuklandığı, yüzde 15’inin ailesinden en az bir kişinin tutuklandığı, toplamda yüzde 71 kişinin ailesinden bir ya da birden fazla kişinin tutuklu olduğu anlaşılmaktadır. Bunun dışında ankete katılanların yüzde 24’ü ailesiyle iletişime geçememesi nedeniyle ailesinde tutuklu kimsenin olup olmadığından habersiz durumdadır. Ankete katılanların sadece yüzde 4’ü ailesinde tutuklu kimsenin olmadığını ifade etmiştir. Tüm bunlar Amerika’nın yaydığı yalan değildir.
Pekin’deki Merkezi Milletler Üniversitesi İktisat bölümünde profesör olan İlham Tohti Çin kanununa dayanarak Uygurların hakkını savunduğu için ömür boyu hapis cezasına mahkum edildi. İlham Tohti hiçbir zaman “Hür Doğu Türkistan” talebinde bulunmamıştı, Çin’in toprak bütünlüğünü parçalama ya da terör eyleminde hiç bulunmamıştı. İlham Tohti’nin faciası hepimizce bilinen gerçektir.
Amerika’da yaşamakta olan Tahir Hamut ile Türkiye’de yaşamakta olan Abduveli Ayup, son iki yıl içinde tutuklanan 200’den fazla başarılı bilim adamaları, sanatçılar ve aydınlarının listesini çıkarmıştır.[1] Onların arasında Sincan Tıp Fakültesinin eski müdürü Dr.Halmurat Gopur, Sincan Üniversitesi müdürü Dr. Taşpolat Tiyip, Dr. Rahile Davut gibi aydınlar mevcuttur. Tüm bunlar Amerika’nın yaydığı bir yalan değildir.
Kazakistan’da yaşamakta olan Moskovalı gazeteci ve bilim adamı Gene Bunin’in yapmış olduğu internet sayfası Şahit Biz[2], 13 Ocak 2019’a kadar suçsuz yere tutuklanan ya da kaybolan 1200 civarında kişiye ait bilgileri dosyalaştırmıştır. Bu da Amerika’nın yaydığı bir yalan değildir.
Kanada’da eğitim almakta olan Çin uyurluklu öğrenci Shavın Zhang, 24 Aralık 2018’a kadar çekilmiş uydu fotoğraflarına dayanarak 70 civarında ceza kampının yerini tespit etmiştir. [3] Avustralya ABC kanalı 1 Kasım 2018’deki haberinde Doğu Türkistan’daki kampların sayısının 181-1200 arasında olduğunu tahmin etmektedir. [4]Birçok araştırmacılar bu kampların her birine 10.000 civarında insan kapatıldığını tahmin etmektedir. Tüm bunlar nasıl da Amerika’nın uydurduğu yalan olabilir?
Suriye’deki Uygurlar meselesinden bahsedecek olursak, bu karmaşık bir olaydır. Uygurların nasıl olup da kendilerini Suriye’de buldukları bana göre nedeni açıklanamaz bir durumdur, ama açık ve net olan bir nokta o ki, 2008’deki Pekin olimpiyatından sonra, özellikle 5 Temmuz 2009’da yaşanan Urumçi katliamından[5] sonra Çin’in çeşitli bölgelerinde geçimini sağlamakta olan Uygurlar kendi memleketlerine mecbur gönderilmiştir ve Uygurların Çin bölgelerine gitmeleri yasaklanmıştır. Hatta Doğu Türkistan sınırı içinde bir şehirden öbürüne, bir köyden başka köye gitmeleri bile polislerin iznine tabi tutulmuştur.
Uygurların pasaport almaları bile çeşitli koşullar getirilerek kısıtlanmıştır. Bu durumda “Radikal düşünceye sahiptır” diye itham edilen Uygurların Çin hükümetinin izini olmadan pasaport alıp yurtdışına çıkmaları ya da Çin’in diğer bölgelerine gidip insan kaçakçılarının yardımıyla Kamboçya ve Tayland gibi ülkelere kadar gidebilmeleri mümkün olmayacak bir durumdur. Çünkü görüntü olarak Çinlilerden çok farklı olan Uygurlar kendi memleketinden yola çıkıp, birkaç bin kilometre mesafeyi arkada bırakıp, Çin ile Kamboçya ve Tayland sınırına gidene kadar Çin hükümetinin gözünden kaçabilmeleri mümkün değildir. Ama ne yazık ki bu mümkün olmayacak durumlar mümküne dönüştü, sonuçta “Radikal düşünceye sahip” olan bu Uygurlar yasal yollarla ya da yasadışı yollarla, sonunda Türkiye’den geçerek Suriye’ye ulaştılar.
2012 yılından başlayarak Uygurların pasaport almaları önceki yıllara nispeten kolaylaştırıldı. Bir grup Uygur pasaport alabildiler ve yasal yollarla Türkiye ve başka ülkelere gittiler. Pasaport alamayan bir grup Uygur ise “Çin hükümetinden gizli” bir şekilde Çin’in diğer bölgeleri üzerinden birkaç bin kilometre yol kattederek Kamboçya ve Tayland’a kadar geldiler. Sonra onların bir kısmı Türkiye’nin kardeşçe yardımlarıyla[6]، [7] Türkiye’ye getirildi. Daha sonra onlar da kendi “Radikal düşüncesi” yüzünden hayatını kaybetmeyi göze alarak Suriye’ye gittiler.
Şimdi Türkiye hükümeti ile Çin hükümeti arasındaki ilişkinin son yıllardaki gelişimine bakacak olursak, Türkiye hükümetinin 2009 yılındaki Urumçi katliamına karşı kararlı tutumundan[8]، [9] sonra Türkiye-Çin ilişkisinde dramatik bir değişim gerçekleştiğini gözetlemek hiçte zor değildir. Önce iki hükümetin birbirini suçlaması, sonra Türkiye hükümetinin Doğu Türkistan’a ziyarete gitmesi[10] ve Doğu Türkistan halkına büyük umut vermesi, ardından da iki ülkenin bir biri için vize işlemlerini kolaylaştırarak ilişkilerini güçlendirmeleri. Daha sonra Çin ile Türkiye’nin Uygur meselesi dışındaki tüm alanlarda alakasını güçlendirmesi ve sonunda Türkiye hükümetinin Uygurlara karşı tutumunun 180 derece değişmesi, Uygurların başına gelen faciaları görmezden gelmesi, bunların Amerika’nın oyunu olduğunu dile getirip Uygur meselesine ses çıkarmaması… Acaba tüm bunlar bir tesadüf mü?
Asian Reviev Gazetesinin 22 Ağustos 2018’deki haberine göre Çin hükümeti ekonomik krizde kalan Türkiye’ye 3.6 milyar dolar para yardım sağlamıştır. Tabi bu yardım gerçekleşti mi, gerçekleştiyse ne kadarı gerçekleşti, bu kısmı bizce bilinmemektedir.
Sabah gazetesinin 30 Haziran 2018′ deki haberine göre Türkiye’ye yatırım yapan Çin şirketlerinin sayısı 1000’e yaklaşmıştır. Yatırım alanları ise enerji, bankacılık, iletişim ve turizm gibi bir sürü alanları kapsamaktadır[12]. Yine Sabah gazetesinin 7 kasım 2018′ deki haberine göre 2017 yılında Çin’in Türkiye’ye yaptığı yatırımı 124 milyara ulaşmıştır. Ama Uluslararası Mali Hukuk Dergisinin (International Financial Law Review- IFLR) 26 Nisan 2018′ deki raporuna göre Çin’in şimdiye kadar Türkiye’ye yaptığı yatırım en fazla 940 milyona ulaşmıştır. Bu sayı Sabah gazetesinin verdiği 124 milyar dolardan 125 kat daha azdır. Sabah gazetesinin Çin’in Türkiye’ye yaptığı yatırımı neden 124 milyar olarak açıkladığı bilinmemektedir. Bunun dışında bu raporda 2017 yılında Türkiye’nin Çin’den yaptığı ithalat miktarı 23,4 milyar dolar iken, Türkiye’nin Çine yaptığı ihracat miktarı 2.1 milyar dolar olmuştur. Yani Türkiye ile Çin’in arasındaki ticaret farkı 1:11 olmuştur. [14]
Birleşmiş Milletler Dış Ticaret Geliştirme Derneğinin 2018 yılına ait Uluslararası yatırım raporuna göre 2017 yılında yurtdışından Türkiye’ye direk yapılan yatırım 10.864milyar dolar olmuştur, bu sayı 2016 yılındaki 12.942 milyar ve 2015 yılındaki 17.717 milyar dolardan yüzde16 ve yüzde 38.24 azalmıştır.
Türkiye’ye doğrudan yapılan yurtdışı yatırımları (milyon dolar)
2017 yılında Türkiye’ye en çok yatırım yapan 9 ülke ve yatırımlarının genel yabancı yatırımı içerisindeki oranı
Türkiye’nin uluslar arası ilişkiler çerçevesinde Çin hükümetiyle normal diplomatik ilişki kurması, ticari anlaşmalar yapması iki ülke arasındaki normal ilişkidir. Ama bu ilişkilerin temelinde eşitlilik olması gereklidir. Gizli amaçlar ve kişisel menfaatler karışmamalıdır. Bu anlaşmalar hiçbir zaman Türk halkının, ayrıca Uygurların menfaatini kurban etme pahasına olmamalıdır.
Çin hükümeti uluslar arası nizama ve kendi kanununa aykırı bir şekilde Uygurların hakkını hukukunu ihlal ediyor, Uygur halkına yönelik soykırım politikası uyguluyor. Türkiye hükümetinin bunlara sessiz kalması sadece Müslümanlık ve kardeşlik görevini değil insanlık görevini bile yerine getirmemiş olmasıdır.
Uygur-Türk ilişkisi kan kardeşlik ilişkisidir. Uygur meselesi Çin-Türkiye hükümeti arasındaki önemli meselelerdin birisidir. Türkiye hükümeti Uygur meselesinden vazgeçemez, Çin hükümetiyle ilişkiye geçtiklerinde Uygur meselesini atlayamaz. Uygurlar da davasını Türk halkı ve Türk hükümetinden ayrı tutamaz. Bu noktayı Türkiye hükümeti de, Çin hükümeti de Uygurlar da çok iyi biliyorlar.
Uygurlar sadece Doğu Türkistan’da değil, tüm Türkistan’da önemli rol oynamış Türk boylarından birisidir. Uygurlar özellikle Çin komünist rejiminin kontrolüne geçtikten sonraki 70 sene içinde pekçok hak hukukundan mahrum bırakıldı. İlk önce kendi tarihini öğrenme hakkı elinden alındı, kendi değerine ve yaşam felsefesine göre kendi çocuklarını yetiştirme hakkı bile kat-kat yasaklara maruz kaldı, ya da elinden alındı. Kültür ve gelenekleri, ahlak değerleri ve dini inançları ağır derecede hasar gördü. Tanınmış tarihçiler, yazarlar, filozoflar ve din adamları muhtelif dönemlerde çeşitli suçlarla itham edilerek cazalandırıldılar, hatta öldürüldüler. Halk cahil ve yoksul bırakıldı. Halk birbirine güvenemez, gönlündekini söylemeye, doğruyu dile getirmeye cesaret edemez hale getirildi. Çin yönetimi Uygurlar yönelik bu sert politikalarını ustalıkla dış dünyadan, uluslararası toplumdan gizledi. Bizden de pek çok kişi olup bitenleri farkedemez durumdaydı. Uygurların nüfusu Çin yönetiminin 2015 yıllık rakamlarına göre 11,3 milyondur. Ancak diasporada faaliyet gösteren Uygur teşkilatları Uygur nüfusunun 20 milyon ile 35 milyon arasında olduğunu tahmin etmektedir.
Uygurlar Türk ve Müslüman olmanın ötesinde, önce bir insandır. Uygurların da diğer milletler gibi kendi kendini idare etmeye, kendi dili ve kültürüyle özgürce yaşamaya hakkı vardır. Türkiye hükümeti Uygurlara kardeşlik bağlarından dolayı ilgilenmese de, hiç değilse insanlık noktasından ilgilenmesi ve haklının yanında yer alması gerek. İster politikacı olsun, ister bilim adamı olsun, isterse medya kuruluşları olsun, bunların Uygurların maruz kaldıkları adaletsizliklere göz yumma, onları inkar etme ya da olanları Amerikan oyunu diye karalama hakları yoktur. Bu tür davranışlar asla Türk milletinin onuruna, milli duygusuna, dini inancına uygun değildir. Türkiye yönetimi, ayrıca Türkiye’deki bazı politikacılar ve bilimadamları gözlerini açıp gerçekleri görmeliler, Çin yönetiminin oyununa gelmemeliler. Çin ile olan ekonomik ilişkileri, Türkiye ve Müslüman ülkeler ile Amerika başta olmak üzere batılı ülkeler arasındaki bazı sorunları ileri sürerek Uygurların karşılaştıkları sorunları görmezden gelmemeli, bunları Amerika’nın uydurmasıdır demenin yerine kendi aklını kullanarak vaziyeti iyi analiz etmeli ve Uygurların menfaatlerini kurban etmemildir.
Kaynaklar:
[1] List of Uyghur intellectuals imprisoned in China from 2016 to the present (Last up-dated on January 17th, 2019)
[2] Shahit.biz: https://www.shahit.biz/eng/%20
[3] Shawn Zhang: https://medium.com/@shawnwzhang
[4] China’s frontier of fear
https://www.abc.net.au/news/2018-11-01/satellite-images-expose-chinas-network-of-re-education-camps/10432924
[5] July 2009 Ürümqi riots:
https://en.wikipedia.org/wiki/July_2009_Ürümqi_riots
[6] Turkish help for Uighur refugees looms over Erdogan visit to Beijing
https://www.reuters.com/article/us-turkey-china-uighurs-insight/turkish-help-for-uighur-refugees-looms-over-erdogan-visit-to-beijing-idUSKCN0Q10PM20150727
[7] China-Turkey relationship strained over Uighurs
https://www.bbc.com/news/world-asia-china-33440998
[8] Turkey attacks China ‘genocide
http://news.bbc.co.uk/2/hi/8145451.stm
[9] Turks criticize Chinese treatment of Uyghurs
http://www.cnn.com/2009/WORLD/europe/07/11/turkey.china.uyghurs/
[10] Erdogan Visits Xinjiang:
https://thediplomat.com/2012/04/erdogan-visits-xinjiang/
[11] China money flows into Turkey as crisis creates opening:
https://asia.nikkei.com/Politics/International-Relations/China-money-flows-into-Turkey-as-crisis-creates-opening
[12] Turkey sees a sudden spike in Chinese investments through ‘Belt and Road Initiative
https://www.dailysabah.com/economy/2018/06/30/turkey-sees-a-sudden-spike-in-chinese-investments-through-belt-and-road-initiative
[13] Turkey eyes larger share of China’s overseas investments, import market:
https://www.dailysabah.com/economy/2018/11/08/turkey-eyes-larger-share-of-chinas-overseas-investments-import-market
[14] Chinese Outbound Investment Guide 2018: Turkey | IFLR.com
http://www.iflr.com/Article/3803006/Chinese-Outbound-Investment-Guide-2018-Turkey.html
[15] TURKEY: FOREIGN INVESTMENT
https://en.portal.santandertrade.com/establish-overseas/turkey/foreign-investment
[16] (UNITED NATIONS CONFERENCE ON TRADE AND DEVELOPMENT) UNCTAD 2018 World Investment Report
https://unctad.org/en/PublicationsLibrary/wir2018_en.pdf